30 Haziran 2011 Perşembe

Tarihin Unutulmaz Düğün Film ve Sahneleri



Aklıma bir an izlediğim filmler geldi. En unutulmaz düğün film veya sahneleri hangileriydi acaba?

Eminim bunu benden önce biri düşünmüştür diyerek aramaya başladım. Sandığımdan daha zor olduğunu kabul etmem gerekiyor ama sonunda buldum.

İşte listemiz,
Father of the Bride
Love Actually
The Wedding Singer
Four Weddings and a Funeral
The Princess Bride
Bride Wars
Runaway Bride
Sweet Home Alabama
The Wedding Planner
Honeymoon in Vegas
My Big Fat Greek Wedding
My Best Friend's Wedding
Mamma Mia
Wedding Crachers
Clueless

Ama hepsi de muhteşem düğün görüntüleriyle değil bazıları absürd, bazıları komik ve bazıları da romantik olduğu için listedeler.

Birkaçı hariç hepsini izlediğim için listenin seçimi güzel bir derleme olmuş.

Merak edenlere işte videolar ve mini bir nostalji...

Tıklayın http://www.atwilightkiss.com/15-most-unforgettable-movie-wedding-moments.html

Aaaahhh seslerini duyabiliyorum :)

Derginin Derdi Beni Gerdi!


Yapmam gereken birçok liste olduğunun farkındayım. Bu farkındalıkla ben de her akıllı Türk kadının yapacağını yaptım. Gittim piyasada ne kadar düğün, dernek, gelin dergisi varsa hepsini karıştırdım.

Madem öğrendiğimiz dersleri paylaşıyoruz, işte bugünki dersimizden öğrendiklerimiz.

1. Aslında her düğün, dernek, gelin dergisi birbirinin muadili
2. Ne kadar birbirlerine benzeseler de içinize sinip sürekli sayfalarını tahrip ettiğiniz aslında bir dergi oluyor
3. Bu dergiyi belleyip adını unutmamak için not edilmeli, keza hepsinin ismi de birbiriyle şiirsel bir bütünlükte
4. Ayrıca bu dergilerin fiyatları bayağı tuzlu olduğundan bir dergide sabit kalarak bir de dergi bütçesiyle kısıtlı bütçemizi tüketmemeliyiz.
5. Dergilerin gözden uzak bir muhafaza alanı olmalı. Yanlış anlaşılmasın. Aman toz olur, çok arşivci bir insanımdır kaybolmasın vs. diye değil. Bunun salt bir amacı var o da başta damat adayınız olmak üzere bu süreci bilmeyen tatmayan insanların sizi düğün manyağı bir insan sanmaması için.
6. Fiyatlandırma konusunda bir fikir edinmek istiyorsanız da aklınızı en karıştıracak yine dergiler olacaktır. Elbette düğün için Çırağan Sarayında Topal mücevherleri ve Vera Wang giymeyi düşünmüyorsanız. Eğer öyleyse zaten siz dergilere bakmıyor bir düğün organizatörü ile çalışıyor olurdunuz (bunu da dergilerden öğrendim :))

Bu arada internete bakınırken şunu da fark ettim ki hakikaten bu işi saplantı derecesine getirmiş insanlar var ki 250 dolara firmalar check list programları satabiliyorlar ya da Google'da 8 buçuk milyon arama sonucu bulabiliyorsunuz.

Dikkat, bu bir testtir! Uyarıyı dikkate almayınız...


Düğün ilginç bir süreç...

Sadece hayatınızı beraber geçireceğiniz adamla ilgili verdiğiniz kararı sorgulamıyorsunuz. Bir anda bilinçli olduğunuz tüm hayat sürecinde verdiğiniz kararları asıl sorgulamaya başlıyorsunuz.

Evlilik cüzdanı için nikah defterinde açılan yeni sayfa ile hayatınıza da beyaz bir sayfa açma isteğiyle dürtülüyor herhalde bu istek.

Bir anda üniversite yıllarınız, eski sevgileriniz, kariyer çizginiz, mali durumunuz ne yazık ki gözünüzün önünde bir film şeridi hızında geçmiyor.

Sürekli "flashback" halinde parça parça hatırlıyorsunuz. Sorguluyorsunuz. Mutlu olduğunuz, kendinize kızdığınız, unutmak istediğiniz, hatırlayamadıklarınız oluyor.

İçinizdeki bu çarpık duygulardan herhalde en fazla nasibini alan en yakınınızdaki oluyor. Benim durumumda "damat adayımız".

Bu kaosun içinde her hareketini bir 10 sene sonra da bu duygularla mı karşılayacağım sorgulamalarından en fazla O nasibini alıyor.

İnsanın herhalde hayatının en yıpratıcı süreçlerinden biri bu düğün. Etrafımdaki insanlara bakıyorum. Çoğu güzel anılar hatırlıyor ama süreci takip edebilirseniz gerçeğin böyle olmadığını görüyorsunuz.

Evliliğinize attığınız ilk adım aslında evliliğinizin en büyük testlerinden biri de oluyor sizin için.

Bunun sistemin bir parçası olduğuna da inanıyorum.

Bakıyorlar boşanma oranları çok yüksek. Bari diyorlar bu süreci daha da zorlaştıralım ki nikah masasına oturmadan bitsin, hepimizi boşu boşuna uğraştırmasınlar, son dakika iptalleriyle de sigorta sektörü dolaylı olarak da ekonomimiz kalkınsın :)

Merak edenler için "hayır" daha Fransız Bahçeleri'ne gidemedik ve ben bir arpa boyu yol alamadım.

27 Haziran 2011 Pazartesi

Beklentilerimizi Yükseltmeyelim

Şimdi blog actık ya, genel bir kanı var. Sanki bugün dugunle ilgili tüm kararları vermiş, tüm adımları atmış olacağım.

Ne yazık ki durum böyle değil.

Aklımda en son şey düğün var. Karar vermek gerektikce düşünce bazında uzaklaşıyor muyum, nedir?

Notlarıma baktım aranacak ne kadar çok mekanın. Notunu almışız. Urza, event garden, saklı bahçe...

Hepsine ufak ufak ziyaretlerimi yaptıkca paylaşacağım.

Öğrendiğim bir önemli not da gitmeden birkaç düğün dergisi karıştırıp ipuçları almak. Sorularımı not ediyorum. Bir liste haline gelince de burada paylaşacağım.

Bakalım ne kadar faydalı olacak. Sorularımın en azından biri bile geçerli sayılacak mı?

Acaba diyorum en çok su fransiz bahcelerinde gozum kaldi ya, listenin alt siralarinda ki bir iki mekana daha önce gidip prova mı yapsak :)

Özetle demek istediğim bu bir süreç. Evleniyoruz fikrine bile 6 ayda alıştım hazırlıkları da bırakın adım adım, sindire sindire yapalım.

Görüş ve önerileri, en önemlisi deneyimleri bekliyorum....

Esenlikle kalın...

26 Haziran 2011 Pazar

Mehter Takımı Yürüsün Benimle

Bir karar verdik ya, pürüzlenmesek olmaz.  

Birkaç gün evvel anne ziyaretinde, annem içti rakıyı içti rakıyı döktü içini. Ve o ulvi dilemmayı ortaya koydu... 

Elalemi eğlendirmeye ne gerek var? O parayla çıkın uzuuuuun bir Avrupa seyahatine, gençsiniz, dolaşın, dedi. 

Hakikaten ne gerek var elalemi eğlendirmeye? Şu ana kadar gittiğimiz  düğünlerde biz el ve alem olarak mı eğlendik? Düğün sahipleri de böyle mi düşündüler acaba? Bu el ve alem ikilisi eğlendiler mi dediler? 

Bir yandan "tutumlu" bir insan olarak da düşünmüyor değilim. Neden bir düğün ihtiyacı doğdu? 

Konuştuklarımız arasında mutabık kaldığımız birkaç nokta var. 

1. Kesinlikle nikah salonu ya da düğün sarayı istemiyoruz.  

Hemen gülmeyin! Bunlar hakikaten konuşulup elenmesi gereken konular. Bu ikisinde mutabık kalamıyorsanız, hayat görüşünüzle ilgili iki çelişen çok büyük alan var demektir. 

2. Güzel bir Avrupa şehrinde konsoloslukta nikah. Hülya Avşar ablamızın yıllar önce magazin dünyamıza bir opsiyon olarak önümüze koyduğu bu naçizane seçeneği tamamen elememiş olsak da  damat adayımızın ailesinin gelme olasılığı düşük olduğu için (uçak ve sağlık nedenleriyle) çok dikkate almadığım bir seçenek oldu.

3. Hakikaten yanımda istediğim bazı insanlar var. Anne ve babaları saymama gerek yok ya da var; duruma göre değişiyor. Ancak yanımda olmasını istediğim bazı arkadaşlarım var. Onlarla beraber paylaşmak istediğim bir an gibi geliyor. 

Özetle, ortaya atılan bu fikir aklımı karıştırmadı değil. Daha ilk seçenekten bu kadar aklımın karışmasının da iyi olmadığını biliyorum. Aklım net olmalı ki bir seçenekten diğerine rahatlıkla geçebileyim. Yoksa işin içinden çıkılmaz bir sarmala dönecek.

Masa örtüleri beyaz mı lila mı, şeker mi çikolata mı, vs vs

Ama bu önemli bir karar ve biraz daha düşünülmesi gerektiğine karar verdim.

İnşallah bu hafta şu Fransız Bahçelerine bakıp ilk fiyatlandırma çeşit ve önerilerini de dinledikten sonra kararım yavaş yavaş netleşecektir.

İtiraf etmeliyim düğünü planlamak yerine seyahat ajandası oluşturmak daha keyifli olacaktır.

Napolyon ne demiş? Mekan, mekan, mekan


Mekana karar vermek çok önemliymiş bu İstanbul'da.

Ha bir de o var. İzmirliyim ben. Orada mı yapalım, burada mı yapalım derken. İlk kararımızı verebildik.

Mekan: İstanbul.

İyi de binbir çeşidi var bu işin.

Otel
Havuzbaşı
Kasır
Bahçe
Açıkhava
Kapalı mekan
vs. vs.

İlk anlaşmazlık buradan çıktı diyeceğim ama çıkmadı. Şu an için sular durgun, kararlar feminen. Ne desem "evet" denilen bir havadayız.

Geçen Haziran ayında birkaç düğüne birden gitme şansımız oldu. Bir arkadaşlarımız Event Garden'da bir düğün yaptılar. Artıları eksileri olsa da, yeşillikler pek bir hoşumuza gitti.

Ve nihai kararımız: Kır düğünü oldu.

Mekan seçerken çok değerli de bir ders öğrendim. Mekan mevsimiyle de beraber geliyormuş. Anlatayım şöyle ki kapalı mekanlar soğuk ve nemli havalar için ideal olduğundan kır düğünü opsiyonuyla otomatikman yaz gelini oluyorum.

Yaz çocuğu olan biri için çok sürpriz olmadı sanırım.

Mevsim olarak yazı seçince Ramazan gerçeği de kapıyı tıklattı. Sorduk soruşturduk; iki taraftan da rahatsız oluruz diyen çıkmadı.

İkinci ipucu da zamanlamaymış. Şimdilik teoride mekanların Kandil'de dahil iş yapamadıklarından yana "insider" bilgi alındı ancak daha pratikte test edemedik.

Velhasıl çok minik bir araştırma sonrasında gözüme ilk çarpan "Fransız Bahçeleri" oldu. Geçen hafta ilk arama girişiminde bulundum ancak pasif bir santral görevlisi nedeniyle bir sonraki adımı daha atamadım.

Adımları attıkça burada buluşuruz. Deneyimleri bekliyorum, görüşlerinizi beklerim.


Herşey şimdi başlıyor


Eveeet... Nihayet 6 buçuk seneden sonra evlenelim dedik.

Ve işte ilk basamaktan öteye daha geçemedim. Ne çok detayı var bu işin, ne kadar çok karar verilmesi gereken konu.

Meğer "evet" demek en kolayıymış şimdi anladım.

Baktım ciddiye alamıyorum, başlayamıyorum. Dedim ki bir ciddiyet kazandırmak için blog yazmaya başlayalım.

Çıktık bir keramete, çıkıcaz inşallah düzlüğe...

Haydi bakalım.