18 Temmuz 2011 Pazartesi

Acımadı ki

Evet nihayet mekan bakma sürecine eriştik. İtiraf etmeliyim ki ilk mekana gidinceye kadar minik bir panik atak durumum vardı.

Aldığım önemli ders ve notlar söyle:
Mekanlar zaten otomatige bağlamış. Bir soru seti hazırlamanıza dahi gerek yok!
Bir mekana girdiğinizde zaten sizi itiyorsa çok fazla kalmanıza gerek yok
Ev gibi icine girdiğinizde sizi çekiyorsa, hayaller kurmanızı sağlıyorsa bilin ki dogru mekandasiniz
Fiyat konusu çok göreceli. "yersen" fiyatıyla kapı açılıyor. Gerisi sizin pazarlık yeteniginize kalmış
Sizi nasıl ağırladıkları genel ikram ve ziyafet için çok önemli bir ipucu. Hepsinde düğün hazırlıkları vardı. Ama hepsinde farklı farklı ağırlandik. Mekana olan ilgimiz gördüğümüz ağırlama ile dogru orantiliydi

Merak edenler için evet Fransız bahçelerine gittik. Ama düşündüğüm kadar etkilenmedim, etkilenmedik. Çok guzel bir mekandi ama "bizim" degildi. İçindeyken rahat edemedik, oraya aitmisiz gibi hissetmedik...

12 Temmuz 2011 Salı

Ça ça ça

Vakti zamanında bir haber kanalında gelinle damadın muhteşem dansını izlemiştim. Nedense bugün tekrar aklıma geldi.

İnanılır gibi değil! Türünün tek örneği olacağını düşündüğüm videodan binlerce var desem abartmamış olurum.

Bir yandan neden bir insan böyle bir şey yapar derken diğer yandan da eğlenceli çiftler için gerçekten güzel bir anı olmuş dedim. Ama asıl bence bu süreci yaşamış herkes için 1. kareografi için zamanı nereden buldular? 2. Damadı nasıl ikna etti? 3. Hadi ikna ettin nasıl sonuna kadar yapmasını sağladın? soruları geliyor sanırım.

Bu kadar konuşunca paylaşmak da gerekir sanırım.

11 Temmuz 2011 Pazartesi

Derin bir sessizlik...


Derin bir sessizliğe gömüldüm. Birçok konuda hızlı hareket eden ben, söz bu düğün meselesine gelince bir sessizleştim.

Benden başka bu tarz bir blog'un olmaması ise şaşırtıcı. Bir ben mi bu süreçlerden geçiyorum. Deli miyim ben, nedir?

Bu dönem kim düğün ile başlayan bir cümle kursa sinirleniyorum. Kendi kafamda bir plan yapıyorum, bir resim çiziyorum. Kim ki bu resmi bulandırmaya kalksa korkuyor ve hislerimi sinirle dışa vuruyorum. Bir an düşünüyor, kendime geliyor sonra da "neden olmasın, bu da bir seçenek" diyorum.

Diyorum demesine de, kendime dinletebiliyor muyum diye bir sorun...

Seneye bu zamanlar düğün telaşının en tepe noktasında olacağım.

Düşününce çok kolay gibi geliyor, değil mi yoksa?

Kafamdaki sıra şöyle

1. Mekanı belirle
2. Tarihi netleştir
3. Gelinliği al
4. Davetiyeleri gönder
5. Evlen :)

Ara detayları hallederiz nasılsa gibi geliyor. Ne kalıyor ki geriye!

İşte bu kadar kesin çizgilerle düşününce ve biri karşına "mekandan değil bu hizmeti ayrı bir catering firmasından al" deyince, bu sefer bu 5 adımlık bir süreç değil 6 adımlık oluyor. Eee biri daha bir öneriyle geliyor, sonra biri daha, biri daha derken bu çok denklemli bir matematik işlemine dönüyor.

Sevgilim en güzel taktikle aradan sıyrıldı bile. "Düğün gelinlerindir, ben hiçbir şeyine karışmam. Sen beğen, ben tamam derim" dedi.

Bu kadar verilmesi karar varken ben şu yazıya bakıyorum da ilk yazdığım yazıyla aynı duygular içindeyim.

Bendeniz hala bir arpa boyu yol alamadım. Ben karar vereceğim de düğün yapacağım. Oooofff ooofff...