11 Temmuz 2011 Pazartesi

Derin bir sessizlik...


Derin bir sessizliğe gömüldüm. Birçok konuda hızlı hareket eden ben, söz bu düğün meselesine gelince bir sessizleştim.

Benden başka bu tarz bir blog'un olmaması ise şaşırtıcı. Bir ben mi bu süreçlerden geçiyorum. Deli miyim ben, nedir?

Bu dönem kim düğün ile başlayan bir cümle kursa sinirleniyorum. Kendi kafamda bir plan yapıyorum, bir resim çiziyorum. Kim ki bu resmi bulandırmaya kalksa korkuyor ve hislerimi sinirle dışa vuruyorum. Bir an düşünüyor, kendime geliyor sonra da "neden olmasın, bu da bir seçenek" diyorum.

Diyorum demesine de, kendime dinletebiliyor muyum diye bir sorun...

Seneye bu zamanlar düğün telaşının en tepe noktasında olacağım.

Düşününce çok kolay gibi geliyor, değil mi yoksa?

Kafamdaki sıra şöyle

1. Mekanı belirle
2. Tarihi netleştir
3. Gelinliği al
4. Davetiyeleri gönder
5. Evlen :)

Ara detayları hallederiz nasılsa gibi geliyor. Ne kalıyor ki geriye!

İşte bu kadar kesin çizgilerle düşününce ve biri karşına "mekandan değil bu hizmeti ayrı bir catering firmasından al" deyince, bu sefer bu 5 adımlık bir süreç değil 6 adımlık oluyor. Eee biri daha bir öneriyle geliyor, sonra biri daha, biri daha derken bu çok denklemli bir matematik işlemine dönüyor.

Sevgilim en güzel taktikle aradan sıyrıldı bile. "Düğün gelinlerindir, ben hiçbir şeyine karışmam. Sen beğen, ben tamam derim" dedi.

Bu kadar verilmesi karar varken ben şu yazıya bakıyorum da ilk yazdığım yazıyla aynı duygular içindeyim.

Bendeniz hala bir arpa boyu yol alamadım. Ben karar vereceğim de düğün yapacağım. Oooofff ooofff...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder