26 Şubat 2012 Pazar

O kadar planladım da n'oldu? Al sana hayat böyle oldu!

Hayatta yaşadıklarımız ve anlattıklarımız var. Bu ara yaşamımda cok şey değişti ama bir o kadar hızlı yazamadim.

İnsan yasadikca öğreniyormuş hayattan cok şey beklemeyi ve icinin de surprizlerle dolu olduğunu. Hayata iyi davranırsan sana cevap verdigini.

Hiçbir zaman icinde oldugum yaşım gibi hissetmedim. Bugünden önce olduğumdan daha yaşlı, bugünden sonra ise daha genc hissediyorum. Belki yasadikca en büyük pişmanlığım oldugum yasta yasayamam olacaktır. Ama hayat bana öğretti ki hiçbir zaman 'sanma'.

Ben hep emin adımlarla yürüdüm bu yolda. Hep sağlam bastım. Hatta fazla bile ağırdan aldım. Herseyi tümden fazla sorumlulukla ortaya koydum. Arkadaşlarımla konuştuğumuzda 'benim icime 60 yasında teyze kaçmış" diye alay ettim.

İyice merakta birakabildiysem sizi, sırada açık açık anlatmaya gelmiş demektir.

Ben hayatımda ilk kez bir risk almaya karar verdim. İşimi, evimi bırakıp İzmire yerleşmeye karar verdim.

Ailemiz icin yepyeni bir hayat denemeye karar verdim.

En bastan ağırdan aldığım, dikkatle adım adım planladığım düğünüm bir kenarda dursun ani bir yıldırım nikahiyla evleniyorum. Diyorum ya hayat benim icin bugünden önce ve sonra olarak değişti...

Daha büyük gelişmelerle cok yakında sizlerleyim. Ama bu hafta nikahım olduğu icin yazıp cizip hatta bazı tanıdıklarımın aramalarına doneyemeyebilirim.

Darilmaca kirilmaca olmasın. Cok yakında tüm ayrintilarla sizleri bilgilendireceğim.

Bu hafta icin hepinizden izin. Bu kadar bekledik biraz daha bekleriz :)

11 Aralık 2011 Pazar

Hayat Akıyor Ben N'apıyorum​?

Beni görenler soruyorlar. Göremeyenler düğün iptal sanıyor. Herşey yolunda; sadece hayat tahmin ettiğimden daha hızlı akıyor. Kısaca toparlamak gerekirse gelinliği aldık; yüzükler de tamam.

Tüm bu süreçte herşey o kadar hızlı ilerledi ki bir yandan 1 sene içinde planlamak da aslında yetmiyor gibi geldi...

Bir cumartesi "haydi" dedik kendimizi Sultanahmet'e attık. İlk girdiğimiz dükkanda alyanslarımızı bulduk. Meğersem herkesin en zor seçtiği bu olurmuş. Oysa ikimizin kafasından da hep aynı şeyler geçermiş de ben fark etmezmişim.

Ama bir de tek taş meselemiz vardı ki hiçbir zaman birşey o kadar kolay kurtulamaz benden. Yani, ben öyle sanıyormuşum...

Bu departmanda sandığımdan da çok zorlandım. Klasik tek taşların hiçbirini beğenemedim. Neden diye sormayın. Belki herkesin parmağında gördüğümden, belki hiçbir zaman pırlanta takmadığımdan ya da hiç o tarz bir model yüzüğüm olmadığından. Her modeli taktım çıkardım.

Bu arada söylemeliyim ki gelinlik denemeleri gibi bu yüzük işinde de size özel hizmet almış başını gidiyor.

Nihayet, istediğim yüzüğü bulduk. Gelinliğim gibi yüzük de hafif bir antik hava taşıyor. Görenler beni yansıttığını düşünüyor.

Gelinlik için de o kadar giy çıkardan sonra daha önce giymediğim, internetten bulduğum ve şansıma tesadüfler eseri çıkan romantik mi romantik bir gelinlik seçtim.

Bana sorarsanız aklımdaki neydi bilmiyorum ama gayet klasik bir düğüne doğru adım adım gidiyorum.

En başından da söyledim ya hayat akıyor. Yaşlandıkça mız hızlanıyor yoksa hayatın kendi mi hızlandı? Daha bu sorunun cevabını çözemedim.

Bildiğim tek birşey var, o da 2012 kendi sürprizleriyle geliyor.

3 Ekim 2011 Pazartesi

Gelin olmuş gidiyorsun....

Evet biraz uzun zaman oldu. Arada "neden yazmıyorsun" diyerek beni motive eden arkadaşlarıma ayrıca teşekkür ederim :)

Yazmamamın nedeni, kayda değer bir gelişme şimdiye kadar olmadı!

Yaz tatili, dönüş yoğunluğu derken en önemli ikinci adımı attım.

Gelinlik bakmaya gittim.

Bu süreci çok doğru yönettiğime inanarak kendime bir aferin diyor ve herkesle aşağıda paylaştığım şekilde ilerlemelerini tavsiye ediyorum.

1. Özellikle evli arkadaşlarınızı ve yakın dost çevrenizi angaje ederek bir tarih belirleyin
2. Tarih için çok önemli bir not düğün sezonlarından bir 3-4 ay önceye zaman alın. Bunun en önemli nedenini tecrübeli arkadaşlarım şöyle aktardı. Çok yoğun olunan dönemde mağazalar size yeteri kadar zaman ayıramadıkları için beğendiğiniz her modeli değil sadece 3-4 modeli denemeniz için zaman veriyor. O yüzden ERKEN başlayın!
3. En azında 2 hafta önce arayarak randevu alın
4. Biz bir kerede 3-4 yere gidip bir günde güzel bir tur tamamladık. Önerim Nişantaşı güzergahında sırasıyla Beyaz Butik, Pronovias ve Vakko Wedding'e gitmeniz.
5. Sabah erkenden güzel bir kahvaltıda buluşarak başlayın güne
6. Ben ilk kez hayatımda gelinlik giydim. Belirtmeliyim ki ilk giydiğiniz bir iki model olayın şokunu atlatıncaya kadar biraz güme gitmedi değil. O yüzden en beğendiğiniz modellerden başlamayın.
7. Ön yargılarınızı evde bırakın! Belki klişe olacak ama askıda gördüğünüz tamamen üstünüzde bambaşkalaşıyor. Tarzınız hiç olmayan bir gelinlik üzerinizde felaket ya da hayranlık yaratabiliyor. O yüzden susun ve dinleyin :)
8. O kadar çok seçenek var ki, fotoğraf makinası getirmeyi unutmayın!
9. En azından bir konuda net olun "gelinlik gibi mi bir gelinlik giyeceksiniz yoksa dümdüz bir abiye gibi bir elbise mi?"
10. Fiyatlar üç aşağı, beş yukarı aynı. Bu nedenle denerken fiyatları düşünmeyin!
11. Yanınızda mutlaka askısız sütyen getirin
12. Çıkarken mutlaka beğendiğiniz modelleri belirtin ki sizin için en son bir fiyat çizelgesi oluştursunlar
13. Bir modeli çok beğenseniz de arkadaşlarınızı dinlemeyi unutmayın. Örneğin bizim için o kadar sene aradan sonra evlenirken davetlilerin "Aman kızımız da 2 aylık hamile galiba" tarzı kafalarında yer edebilecek kuşkulardan arındırılmış bir gelinlik giymem önemli ne de olsa!!!
14. Genelde seçeceğiniz modeller sipraiş üzerine geliyor o yüzden düğün tarihinizden en az 4 ay önce karar vermiş olun
15. Eğer ki direkt satın alabiliyorsanız mutlaka ne zaman teslim almanız gerektiğini sorun. Diğer türlü gelinliği nerede saklarsınız ama değil mi?
16. Duvak vb aksesuarlar dahil mi diye sormayı unutmayın. Markadan markaya değişebiliyor...
17. Beğendiğiniz modelin, sipariş de olsa, orasına süs, burasına ışıltı, şurasına gül kondurabiliyorsunuz. Gördüğünüzle yetinmeyin.
18. Bu gerçekten insanın kafasını karıştırabilen bir süreç. Bu nedenle ikide bir gidip hem mağazaları çıldırtmayın hem de kendinizi. Bir kere gidin, fotoğrafları çekin. Üzerinden arkadaşlarınızla konuşun ve karar verin.
19. İçinize sinmesi gerektiğini unutmayın. Bu sadece model olarak değil, fiyat, düğün konsepti, tarzını vb birçok etkenle de uyumlu olmalı ki içinize sinsin.
20. İçinizde kalmasın hepsini deneyin. Hem erkenden başladınız, hem tüm gününüzü ayırdınız. Utanmayın, sıkılmayın hepsini deneyin. Gün sizin gününüz.

Son olarak en önemlisi bu fırsat bir kere elinize geçiyor o yüzden keyfini çıkarmayı unutmayın!

Biz gezdik gördük şu an istişare aşamasındayız. Hergün fotoğrafları açıp bakıyorum. Her gördüğüm modele "sanırım bu" diyorum. Anlaşılacağı üzere daha karar vermedim.

2 konuda netim.

1. Damat adayımız son dakikaya kadar gelinliği görmeyecek
2. Annemlere ve çok yakınım birkaç kişiye satın alma aşamasında göstereceğim.

Şunu da eklemeden edemeyeceğim, bence her kadın her elbisesini böyle almalı. Tüm kız arkadaşları ile beraber, özel bir deneme odasında, herkes kahvelerini yudumlarken, sizi biri giydirirken ve elbisenizi herkese bir podyumun üzerinde siz modellik yaparken.

Gerçekten özel olduğunuzu hissediyorsunuz.

Sanırım gelin olma işine alışabilirim :)

29 Ağustos 2011 Pazartesi

Evlilik? Seneye. Cocuk? Pardon!!!!

Bebek adimlariyla ne kadar ilerlemek istesek de etrafimizdakiler - yakın ya da uzak - aynı hassasiyetler davranmıyorlar ne yazık ki!

- biz de evlenme kararı aldık
- ay ne guzel vakti gelmişti zaten tarih belli mı
- evet bir sonraki yaz
- niye o kadar bekliyorsunuz ki. Ee peki cocuğu ne zaman düşünüyorsunuz?

Wovvvvvv.....

Bir saniye bir saniye!

Biraz önce düğün tarihine "ne kadar uzak bir tarih secmissiniz" diyenler bir anda cocuk konusuna nasıl atladı orasını kaçırdım.

Bu düğün sürecinde daha önce de öğrendiğimiz üzere insanların sizin icin düşünülmüş bambaşka fikirleri / planları var.

Kimse bana cocuk sahibi olmak isteyip istemediğimi sormuyor. Cevap ne olursa olsun onlar kendi planlarına göre sohbete devam ediyor.

Bu zaten bir süredir (özellikle de düğün meselesi gündeme geldiginden beri) kafamı kurcalayan bir soru. Evet ya da hayır kadar kolay bir cevabı yok kafamda. Kendimi hiçbir zaman evleniyor gibi görmediğim gibi bir anne olarak da tasvir etmedim. Dip derinlerde cok farklı nedenleri var. Kendimi bir anne olarak görmüyorum, gördüğüm gecelerde de uykularım kaçıyor...

Kimbilir belki bundan sonraki blog sayfam bu süreci nasıl geçireceğimle ilgili olur.

Ama o gün gelinceye kadar tüm sorular icin: strictly wedding related please :)

4 Ağustos 2011 Perşembe

Bunun teminatını kim verecek?

Hayatta hiçbir zaman çok param olsun istemedim. Beni mutlu edecek seylere sahip olabileceğim kadar param olsun yeter dedim.

Bir yerde okumuştum, "zengin olmak cok seye sahip olmak değil azla yetinebilmektir".

Ama zaten bütün sorun bizi neyin mutlu ettigini bulmak değil mı?

Belki karayip tatili belki en son model bir BMW... Ona sahip olmadan bizi mutlu edip edemediğini nasıl bilebiliriz?

Bu yüzden yıllarca bu kadar parayı heba etmiyor muyuz? Tatile çıkınca mutlu olacağımıza inanıp Tonlarca para ve enerji sarf ettikten sonra yine de mutsuz olmuyor muyuz!

Düğünlerin bizi ve etrafimizdakileri mutlu edebileceğine inanarak planlıyor, paralar harcıyoruz. Ama herkes size diyorki "aman hangi düğünde kim mutlu olmuş"

yeni yeni hayalini kurduğum düğün imgeleri kafamda herkesin alkolden Leyla olup çılgınlar gibi dans ettigi güldüğü karelerle dolu

Şimdi bunların hiçbiri olmayacak mı?

Bilmiyoruz. Kimse de bilemez... Ama ben artık biliyorum ki bu düğünü istiyorum. Sevdiğim adamla evlenmek ve bu ani en sevdiklerimle paylaşmak istiyorum.

Hiç kimse teminatını veremese de ben biliyorum ki bu anda ben mutluluğu yakalayacağım

2 Ağustos 2011 Salı

Ve eveeettttt...

Oyle buyuk bir karara vardık sanılıyorsa tüm yanlışları düzeltelim. Ne mekanla daha anlaştık ne de dugunle ilgili bir karara varabildik. Allahtan önümüze bir sene gibi bir süre koymusuz bu gidişle bile hersey son dakikaya kalacak. 

Amanin zaman demisken en azından tarihe karar verdim, 28 temmuz 2012. Yazınca da bir kere daha derinden vurduğu gibi 12 aydan az kaldı. 

Ogrenilen onemli derslerimiz devam ediyor bu arada. ikimizde sunu gayet net anladık ki bu düğün konusu artık kalabalık ve arkadas ortamların detaylı anlatılmayacak. 

Nedeni gayet basit! Herkesin - evli olsun olmasın ama herkesin - dugunle ilgili bir planı ve hayali varmış. Amma çok mekan ne kadar farklı gelinlik modeli ne de fazla algoritmik konuk çağırma metodu varmış megerse... Ben asıl bunları duygumda panik oluyorum anladım. Ben ne kadar neysem o kadar da rahatım. 

Artık telaşlar, korkmalar - en azından şimdilik - geride kaldı. 

Şimdi planlı ve programlı ilerleyebilirim. En yakın zamanda da neyin ne zaman yapılması gerektiğine dair bir plan hazırlamak istiyorum. ama bu dergilerdeki gibi gerçekçi olmayan maddeler içermeyecek elbette. Ornegin düğüne 1 gün kala masaja gidin gibi... Beni tanımadan yazdılar galiba, içimdeki kontrol delisi o an sacimla ilgili son kararları verirken nasıl rahatlamamı bekliyor???

Ama her zamanki gibi sizin yorumlarınızı bekliyorum. 

18 Temmuz 2011 Pazartesi

Acımadı ki

Evet nihayet mekan bakma sürecine eriştik. İtiraf etmeliyim ki ilk mekana gidinceye kadar minik bir panik atak durumum vardı.

Aldığım önemli ders ve notlar söyle:
Mekanlar zaten otomatige bağlamış. Bir soru seti hazırlamanıza dahi gerek yok!
Bir mekana girdiğinizde zaten sizi itiyorsa çok fazla kalmanıza gerek yok
Ev gibi icine girdiğinizde sizi çekiyorsa, hayaller kurmanızı sağlıyorsa bilin ki dogru mekandasiniz
Fiyat konusu çok göreceli. "yersen" fiyatıyla kapı açılıyor. Gerisi sizin pazarlık yeteniginize kalmış
Sizi nasıl ağırladıkları genel ikram ve ziyafet için çok önemli bir ipucu. Hepsinde düğün hazırlıkları vardı. Ama hepsinde farklı farklı ağırlandik. Mekana olan ilgimiz gördüğümüz ağırlama ile dogru orantiliydi

Merak edenler için evet Fransız bahçelerine gittik. Ama düşündüğüm kadar etkilenmedim, etkilenmedik. Çok guzel bir mekandi ama "bizim" degildi. İçindeyken rahat edemedik, oraya aitmisiz gibi hissetmedik...